İhmalin ve Açgözlülüğün Eseri: Tesadüf Yangınlar!

Altan Adaçay
Diğer Yazarlar
İhmalin ve Açgözlülüğün Eseri: Tesadüf Yangınlar!
Antalya’mızın gözbebeği bölgeleri olan Muratpaşa, Güzelyalı ve Lara… Son aylarda adeta bir yangın kabusuna sahne oluyor. Üstelik bu yangınlar bir kez değil, aynı noktalarda üçüncü kez çıkıyor. Bu, artık “doğal” bir felaketin ötesinde durum olduğu şüphesini güçlendiriyor. Toplum vicdanında “kasten çıkarılmış olabilir mi?” sorusunu güçlü biçimde gündeme getiriyor. Alanya'nın Söğüt Yaylası ve Doğanca Mahallesi'nde yaşanan yangınlar da ormanlarla birlikte canımızı d akül etti adeta. Belirtmek gerekiyor ki Söğüt yangını CK Akdeniz'in sorumluluğunda olan elektrik trafosunda meydana gelen bir patlama sonucu başlıyor. Bunun bir yaptırımı olacak mı? Elbette ki hayır!
Başa dönersek yangınlar Tesadüf mü? Değil gibi duruyor. Çünkü yanan yerler, denize nazır ormanlık alanlar. Betonlaşmanın her gün yeni bir örneğine tanık olduğumuz bu coğrafyada, orman arazilerinin bir bir yok olması, ardından da bu alanların başka projelere tahsis edilmesi, artık kimse için şaşırtıcı değil. Herkes aynı şeyi konuşuyor ama yetkililer susuyor. Bu suskunluk, toplumu şüpheye daha da itiyor.
Yangınların ardı ardına çıktığı bölgelerin niteliklerine baktığımızda, bu alanların gelecekte lüks rezidanslar, oteller ya da villalarla dolup taşmayacağını kim garanti edebilir? Hele ki geçmişte benzeri olaylar sonrasında yapılaşmaya açılan orman alanlarını düşündüğümüzde…
Bu noktada, iktidarın yangın politikaları da sorgulanmalı. AKP hükümeti, yıllardır orman yangınlarıyla mücadelede sınıfta kalıyor. En temel ekipman olan yangın söndürme uçaklarının eksikliği bile başlı başına bir skandal. Her yaz aynı tartışmayı yaşıyoruz: “Neden uçak alınmıyor?”, “Neden yeterli ekipman yok?”, 'Ekipler 50-100 TL'lik kısa kollu tişörtlerle mi çalıştırılıyor.', Ekipler sahada ne kadar tecrübeli; Örneğin Gazipaşa Doğanca'da başlayan yangın bir evde başlıyor ama ekipler eve müdahale ederken alevlerin ormana sıçramasına engel olmak için gerekli önlemleri alamadıkları yönünde iddialar var. Durum nedir? Bu sorulara verilen yanıtlar ya yetersiz ya da hiç verilmiyor biliyoruz.
Oysa yangını söndürmek bir başarı sayılmamalı. Asıl başarı, yangını hiç çıkmadan önleyebilmektir. Bu da ancak bilimsel ormancılık politikaları, sürekli denetim, caydırıcı cezalar ve kararlı bir siyasi irade ile mümkündür. Yangın sezonu öncesinde alınmayan önlemler, sıcaklar bastırınca panikle atılan adımlar, her yıl aynı senaryoyu bize tekrar tekrar yaşatıyor.
Antalya yalnızca Türkiye'nin değil, dünyanın en değerli doğal hazinelerinden biri. Bu hazinelerin ateşe verilmesine seyirci kalamayız. Kamuoyunun duyarlılığı, basının özgürce soru sorması ve gerçeklerin üzerine gitmesi, bu sürecin en önemli sigortasıdır.
Unutmayalım: Yanan yalnızca ağaçlar değil, çocuklarımızın nefesi, geleceğimizin teminatıdır.