Tüm dünyayı etkileyen Koronavirüs salgınının sosyolojik olarak insanlar üzerindeki etkileri nedir?
Bu sorudan önce ilk önce Sosyolojinin ne olduğunu kısaca değinmek gerekmektedir. Toplumumuz Sosyoloji nedir diye yabancı gözlerle bakmaktadır. Sosyoloji, belirli bir toplumda, ülkede yaşayan toplumların sorunlarını, çatışmalarını, problemlerini tespit edip çözüm bulmaya çalışan bir bilim dalıdır. Bu işi yapanlara ise Sosyolog denir.

"PANİK, UYKU, ENDİŞE PROBLEMİ VE KORKU"

Koronavirüs salgınının sosyolojik olarak insanlar üzerindeki etkisi ilk başta Sosyal medya üzerine olacaktır. Son zamanlarda sosyal mesafeden ve sokağa çıkma yasağından dolayı halkımız evlere kapanmakta ve sosyal medya kullanımının arttığını görmekteyiz.. Bununla birlikte salgın hastalıktan dolayı doğru veya yanlış çok fazla bilgi kirliliğine, görsellere, mesajlara maruz kalıyoruz. Bu da toplum sağlığını olumsuz yönde etkilemekte, insanlar üzerinde panik, endişeye, uyku problemine, korkunun artmasına sebep olmaktadır. Yani medya Toplumumuzu aniden etkisi altına alıp çatışmalara ve gerilimin doğmasına sebep olmaktadır.

"AİLE İÇİ SORUNLAR"

Sosyolojik bir kurum olan Aile kurumunu etkisi altına almıştır, yani ailevi problemler ortaya çıktığını görmekteyiz. Çünkü insalar eve kapanmakta, hem ekonomik, işsizlik problemleri; hem de insanların sürekli evde bunalması ile aile içi çatışmalar, kavgalar ne yazık ki artmaktadır. Tabi çocukları da görmemezlikten gelemeyiz. Virüs sebebinden dolayı çocuklarımızın eğitimi bir anda son
buldu ve evlere kapandılar. Sosyal çevresinden, Öğretmenleri ve derslerinden geri kaldılar. Ne kadar basit gözükse de aslında bu bir travma sebebidir. Çünkü aniden, çaresizlik yaratan beklenmedik bir olay söz konusudur. En aktif zamanlarında evde kapanıp çaresiz kalması yine aile içi sorunlara sebebiyet verecektir.

"EKOMİK SIKINTILAR, İŞSİZLİK SORUNLARI"

Sosyolojinin en önemli ilgi alanlarından bir diğeri de işsizlik ve ekonomidir. Salgın ve Sokağa çıkma yasakları ile özellikle esnaf ve işçilerimiz büyük sorunlar yaşamaktadır. Ailesinin, kendisinin, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılaması gerekirken koronavirüs  laylarından dolayı halkımız kepenkleri kapatmak zorunda kalmıştır. Özellikle evli olan insanlar, çocuğunun ve eşinin karşısına  mahçup bir şekilde çıkmakta bu da suçluluk duygusu yaratmakta, hatta bu ekonomik sıkıntı ve işsizlikten dolayı insanlarımızı intihara kadar sürükleyebilmektedir. Görüldüğü gibi, Koronavirüs olayları ekonomik, sosyal, aile içi çatışmalar, işsizlik, intihar gibi problemleri içine alarak çoğunlukla sosyolojik bir vaka olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki neler yapmalıyız?

İnsanların eve kapanması ve korunma ihtiyacından dolayı diğer insanlardan kendisini toplumdan soyutlamaktadır. Ekonomik, ruhsal, sosyal açıdan problemler de beraberinde gelmektedir. Yapılması gereken ilk eylem sakinliğimizi korumak ve sağlık açısından kendimize dikkat edip, kendi ailemizle bile fiziksel mesafeyi korumamız gerekmektedir. Sakinliğimizi korumaz isek daha çok kaygılanağız ve aile içerisinde çatışmalara sebebiyet vereceğiz.

"ÖZELLİKLE ÇOCUKLAR KİTAP OKUMALI"

Yapılması gereken ikinci eylem; twitter, instagram, facebook gibi sosyal medyalardan az da olsa uzak durmak gerekmektedir. Bunun birinci sebebi asılsız, yanlış bilgi ve mesajlardan uzak kalmaktır. Eğer bu tarz haberlere maruz kalırsak kaygı ve korku gibi duygularımız daha da artacaktır. İkincisi ise enerjimizi tüketmektedir. Özellikle öğrenciler ve çocuklar zihinsel ve dil gelişimi için sosyal medyadan kendilerini arındırıp ödevlerini düzenli bir şekilde yapıp kitap okumayı ihmal etmemelidirler. Sadece çocuklarımız değil, biz yetişkinler, anne ve babalar da okumalıyız ki küçüklerimizde rol model olalım.

"İŞSİZ KALANLARA YARDIM EDİLMELİ"

Ekonomik açıdan sıkıntılı süreçlerden geçen, işsiz kalan kişiler için komşularımız, akrabalarımız; bunun yanında tanımadığımız ve zor süreçlerden geçen insanların durumlarını öğrenmeye çalışmalı, maddi ve manevi yardımlaşmayı ihmal etmemeliyiz.

Çocuklarımızın yanında yaptığınız konuşmalara dikkat etmeyi lütfen unutmayın. Eğer çocuklarınızın yanında panik, korkulu ve heyecanlı konuşmalar gerçekleştirirseniz çocuğunuz da panikleyecek ve olumsuz yönde etkilenecektir. Ayrıca çocuklarınıza, virüs ile ilgili onun anlayacağı şekilde yaşına göre durumu izah etmeli, sağlık ve hijyenine önem vermeli ve duyarlı olması
sağlanmalıdır.

En önemlisi de algılama biçimimizi değiştirmemiz gerekmektedir. Bu süreçte ‘’hastalıktan korunmak için evde kalıyoruz, özgürlüğümüz kısıtlandı, kötü hissediyorum’’ yerine; ‘’ailemiz ile birlikte zaman geçirebileceğimiz, çocuklarımızla ilgilenebileceğimiz bir fırsat’’ olarak düşünmeliyiz.

"TELEFONLAR BİR KÖŞEYE BIRAKILSIN, AİLE İÇİ ETKİNLİKLER DÜZENLENMELİ"

Bunların yanında bu süre zarfında hem ailemizle ilgili, hem de bireysel olarak ilgi alanlarımızı keşfetmeliyiz. Ev içerisinde ailemiz ile telefonları bir kenarıya bırakıp, örneğin hoşumuza giden bir etkinlik, güzel sohbet edip zaman geçirmeli, çocuklarınız, eşiniz ile küçük sorumluluklar vererek yemek yapmalı.Böylelikle aile içi dayanışma ve birlikteliğimizi güçlü tutmuş olacağız. bireysel olarak
bile, sevdiğiniz bir eylem yapmalı. Mesela hoşunuza gidiyorsa kendimize bir kahve yapıp müzik eşliğinde yudumlamak, güzel bir film izlemek veya kitap okumak bile bizi rahatlatıp, korku, endişe ve olumsuz duygulardan sıyırıp, gündemin bize vermiş olduğu bilgi kirliliği ve olumsuz mesajlardan, toplumsal kargaşadan biraz da olsa uzaklaştırmaya yardımcı olacaktır.

"SOSYAL MESAFEYE DİKKAT EDİLMELİ"

Tüm bunların yanında hep beraber toplum bilincine sahip olmalı ve sosyal mesafeyi korumalıyız. Ülkemizdeki yaşanan sıkıntılı süreçlerden dolayı eve kapanmamız ile birlikte insanların sosyal bir varlık olduğunu, diğer insanlara ihtiyaç duyup dayanışma ve iletişim içerisinde olduğunu, bunların yanında Sosyolojiye ülkemizce ne kadar önemli bir yere sahip olduğu ve gereksinim duyulduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayız.
 

Corona Virüsün sosyolojik olarak insanlar üzerindeki etkileri 
Corona Virüsün sosyolojik olarak insanlar üzerindeki etkileri 

Musa Emre ERBİ Kimdir?
 Afyon Kocatepe Üniversitesi’ nde 2016 yılından bu yana Sosyoloji öğrenimi görmektedir. 2017 yılında Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde 480 saatlik Aile Danışmanlığı eğitimi alarak süpervizyon eşliğinde terapiler gerçekleştirmektedir. Sosyolojik bir olgu olan Evlilik, Boşanma, Aile, Aldatma ve Aldatılma, İntihar gibi alanlar üzerine yoğunlaşmıştır. Bunların yanında Antalya Kariyer Polikliniği’nde Cinsel terapi, Boşanma, Boşanma Öncesi Danışmanlık, Kıskançlık, Yas, Travmalar, Aile Çatışmaları ve Problemleri, Akıl ve Zeka Oyunları Eğitmenliği, Çift ve Evlilik Terapisi, Stres Kaynakları alanları ile kendini geliştirip seanslara girmektedir. Aynı zamanda Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon eğitimi alarak Felsefe Grubu Öğretmeni unvanını kazanmıştır.