Örf adet ve geleneklerimizin yaşatılması adına daha güçlü bir sosyal ilişki kurma imkanı sağlayan Ramazan ayında olduğu gibi diğer aylarda da dikkat edilmesi gereken hususlara dikkat çeken Uzm. Sosyolog ve Aile Danışmanı Erbi, değerlendirmelerinde şu ifadelere yer verdi;
İslam toplumlarının en önemli dönemlerinden olan ramazan ayına bir kez daha girmiş bulunmaktayız. Bu süreçte birçok insan oruç tutacak, aile ve büyüklerimizle bütünleşerek bağlarımızı güçlendirecek ve geleneklerimizi yaşatarak çocuklarımıza, yeni nesillere dini kültürümüzü aktaracağız fakat bu oruç ayında toplumsal olarak kabul gören ancak birçok insanın doğru gördüğü yanlışların üzerinde gelin biraz duralım.
Oruç tutarak ortalama 12 saat aç kalıyoruz fakat oruç tutmak sadece aç kalmak değil, nefsimize ve irademize sahip olmak demektir. Çoğu insan akşama kadar aç kalsa da nice insanlar kul hakkına girmekte, karşısındaki insanı ötekileştirerek ‘’o kötü, öbürkü yalancı vb.’’ diyerek ön yargı ve değer yargılarla çoğu insanı dışlayarak hoşgörüden uzaklaşmaktalar. Sadece oruca odaklanıp diğer insanların yaşadığı problemleri dikkate almayıp çevremizdeki bireyleri üzecek eylemlerde bulunduğumuzda, toplumun sorunlarını önemsemediğimizde oruç tutmanın, ibadet etmenin ne yazık ki hiçbir anlamı kalmıyor.
O yüzden islamın özünü doğru şekilde anlamalı, orucun aç kalmaktan çok daha fazlası olduğunu idrak etmeliyiz.

ORUÇ VE AİLE BAĞLARININ ÖNEMİ
Oruç ibadetini doğru biçimde yaşamanın yanı sıra aile ve sosyal bağlarımızı da güçlendirmeyi ihmal etmemeliyiz. Eşiniz, çocuklarınız, aile büyükleriniz başta olmak üzere kimsesiz ve durumu olmayan insanları evimize davet etmeli, aile ve komşuluk bağlarını güçlendirmeliyiz. Fakat bir ay önem verip geri kalan on bir ay boyunca bu yardımlaşmadan uzak kalmanın ne yazık ki hiçbir anlamı yok. Sosyolojinin inceleme alanlarından olan aile, akrabalık ve komşuluk ilişkilerimize önem vermeli, insanlarla empati kurmalı ve çevrenizdeki bireylerle yemek, çay sohbetleri eşliğinde onların sıkıntılarını dinlemeye özen göstermeli, telefon ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarından uzak kalmayı bu oruç ayında sosyal medya ve telefon orucu tutmayı da ihmal etmeyin. Çünkü telefonlardan uzak kalmadığımız müddetçe yanı başımızdaki eşimizin, çocuğumuzun, aç ve yoksul insanların dert ve sıkıntılarını hiçbir şekilde anlamayacağız.Telefon ve sosyal medya konusu üzerine değinilmesi en önemli husus da iftar ve sahurda şatafatlı sofra fotoğrafları paylaşmamanız. Fotoğrafları paylaşınca insanlarla paylaşıp dini görevinizi yerine getirmiyorsunuz. Belki de paylaştığınız o fotoğraf ekmek bile alamayacak durumu olmayan bir kişinin görmesine sebep olabilir. Bu yüzden dikkat edip empati duygumuzu geliştirmeliyiz.
Ailelere öneri;
En büyük sorumluluk da anne ve babalara düşüyor. Çok kıymetli bir dönemden geçiyoruz. Çocuklar ve gençlerimiz toplumsal çürümenin eşiğinde, sosyal bütünlükten kopmuş haldeler. Çocuklarımıza rol model olmak için çok hassas olmalı; kitle iletişim araçlarından uzak tutmalısınız. Oruç tutulmasa bile çocuklarımıza bu toplumsal değeri aşılamak için iftar için yemekler hazırlamalı, akraba ve komşuluk ilişkilerine önem vermeli ve bu ayın kıymetini hatırlatarak kültür ve değerlerimizi aşılamalısınız.
Babalar özellikle yemek sofralarının hazırlamasına yardım etmeli, bu işin sadece kadın değil erkeklerin de görevi olduğunu davranışlarınızla öğretmelisiniz. Aile içindeki yabancılaşmadan uzaklaşmak için özellikle ramazan ayında aile boyu kitap okuma, film izleme veya keyif aldığınız bir hobi gerçekleştirmeli, gerçekleştirdiğiniz etkinlik, film veya kitaplarla ilgili soru cevap yaparak bu etkinliği daha keyifli hale getirebilirsiniz. Böylece hem aile bütünlüğünü güçlendirmiş hem de çocuğunuzun sosyal, kişisel ve fiziksel gelişimine büyük oranda katkı sağlamış olacaksınız.
YARDIMLAŞMANIN ÖNEMİ
Kısacası bu dönemlerde yardımlaşmaya özen göstermeli, ebeveyn ve bireysel sorumluluğumuzu yerine getirerek aile ve komşuluk ilişkilerini güçlendirmiş, başta siz ve çocuklarınızı en azından ramazan ayında telefondan uzaklaştırarak bir detoks etkisi yaratıp ruhsal ve zihinsel çürümüşlükten uzak, bayrama toplumsal ve bireysel olarak mutlu, keyifli şekilde girmek için süreci tamamlayabiliriz. UZM. SOSYOLOG & AİLE DANIŞMANI - MUSA EMRE ERBİ